Urla Karantina Adası Giriş Ücreti – Giriş Serbest Mi?

Urla Karantina adası giriş olup olmadığı, Karantina Adası giriş ücreti merak edilmekte olan hususlardır. Kullanıcılar bununla ilgili olarak “ Urla Karantina Adasına Giriş Serbest Mi?” , “Urla Karantina Adası Giriş Ücreti” gibi aramalar yapmaktadırlar. Şimdi tüm bu merak edilen hususlarla ilgili olarak bilgilere yer vereceğiz.

Karantina Adası’na ilişkin olarak bu zamana kadar çok fazla şey konuşuldu. Bazı insanlar bu adada gizemli , ürkütücü bir yan olduğunu söylerken bazı insanlar hayran bırakan bir çay bahçesine sahip olan, denize sıfır odalarının olduğu , manzara olarak beş yıldızlı otelleri aratmayacak hastanesi olan çok güzel bir ada olduğunu belirtmektedir. Bazı iddialar bu adada gizemli mezarlar bulunduğu yönünde olup bazıları da önemli hastalıklar ile ilgili olarak yer verilen bir ada olduğudur. Biz ise bu yazımızda resmi kaynaklardan elde etmiş olduğumuz bilgilere dayanarak Karantina Adası’nın geçmişi ve genel durumuyla ilgili olarak bilgiler vereceğiz.

Urla Karantina Adası Giriş Ücreti

Yazımızı yazmış olduğunuz 24.09.2022 tarihi itibariyle Urla Karantina Adası’na giriş yasaktır. Bunu oraya giderek bizzat gördük. Karantina Adası’na doğru giden, Büyük İskender döneminde yaptırılan ve daha sonra ülkemizde revize edilen yolu kullanarak adaya varabilirsiniz ancak bu tek kara yoludur ve kara yolunun ucu yani adanın girişi kapatılmıştır. Adanın girişi ziyaretçilere yasak olduğundan kapalıdır ve bu yüzden şu an Karantina Adası giriş ücreti diye bir şey söz konusu değildir. Ancak gelen bazı bilgilere göre şu an adanın vatandaşlara müze olarak açılması planlanmaktadır ve çalışmalara devam edilerek adanın turizm açısından canlandırılması hedeflenmektedir.

Urla Karantina Adası Tarihi

İnsanoğlu bu zamana kadar pek çok büyük salgınla savaştı. 8.yy ortalarına doğru Avrupa ve Asya’da veba ve kolera başta olmak üzere pek çok salgın hastalık görülmesi de bunlardan biridir. O dönemlerde hastalıklardan korunabilmek için şehir sıkı denetim altında idi ve salgın hastalıklara karşı karantina uygulanması gerekiyordu. Böylece hastalıklar daha fazla insana bulaşmamış olacaktı.

Hastalıklar daha çok deniz ticaretinde kullanılan gemiler ve gemi personeli tarafından başka ülkelerden taşınarak büyük salgınlara yol açtı ve Avrupa ülkeleri kendilerine ulaşan salgın hastalıklardan korunmak için başka ülkelerden gelen gemileri limana girmeden önce 40 gün kadar açık denizde bekletiyordu. Sonrasında bu uygulamadan vazgeçilip gemi personelinden hastalık şüphesi olduğu düşünülenler yaklaşık yedi gün gözlem altında tutulduktan sonra işlerinin başına dönmesine izin veriliyordu. Ardından hastane yerleşiminden ayrı karantina olarak isimlendirilen binalar inşa edilerek hastalık şüphesi taşınlar bu binalara taşınmakta idi ve bu binalarda bir süre tutuluyorlardı. Karantina sözcüğü kelime anlamı olarak İtalyanca da ayrı ve korumalı yer anlamına gelen ” Quarantine” sözcüğünden dilimize geçti. Karantina Adası’nnda yer alan karantina binaları ise Osmanlılar döneminde Fransızlara yaptırıldı.

Karantina Adası 323 dönümlük bir adadır. İlk kez Büyük İskender döneminde karaya bağlanan ada Antik Klazomenai kenti kalıntılarının da bulunduğu, tarihte enteresan ve ilgi çekici olarak kabul edilen bir yerdir. Dünyadaki üç büyük karantina adasından biridir.

Karantina Adası içerisindeki binalar hazırlandıktan sonra sağlık ekipleri tarafından başlayan çalışmalar 1950 yılına yani Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonrasına kadar devam etti. Karantina adasına yanaşan gemiden indirilen yolcular ve gerektiği durumlarda gemi personeli ilk olarak soyunma odasına alındılar. Bu kısımda ilk olarak soyundurularak özel filelerin içerisine kıyafetlerini bırakırlardı ve soyunma yerindeki dönen dolap sistemiyle odanın diğer tarafındaki görevli kıyafetleri alıp 360 derece dönen ve sıcak hava içeren dolaplara yerleştirip dezenfekte ederdi. Eşyaların mikroplardan arındırılması sırasında kıyafetler 120 Derece buharla sterilize edildiğinden ıslanmamakta idi ve yolcuların tekrar giyilmesine izin verilmekte idi. Sadece peştemal ve takunya giyen yolcular özel duş odalarına alınarak sabunla ve özel dezenfektanlarla duş yaptırılırdı ve böylece giyinen yolcular doktor muayenesine gider, sağlam olanlar yoluna devam eder ancak sağlam olarak görülmeyenler karantina adasında tutulurdu. Yani karantina adasında birilerinin zorla tutulduğuna yönelik iddialar doğrudur ve zorla tutulmalarının nedeni karantina altında olmalarıdır. Bunun yanında eğer salgın hastalıklı biri ölür ise özel olarak sönmüş kireç dökülmüş olan mezarlara ve mümkün olduğunca derine gömülerek izole edilirdi. Yani adada mezarların bulunduğu da doğrudur.

Karantina Adası’ndaki Hastanenin Taşınması

1950’lerde Deniz ve Güneş Enstitüsü, 1960’larda Kemik ve Mafsal Hastalıkları Hastanesi olan tesisler, 1986’da Urla Devlet Hastanesi’ne dönüştürülmüştür. 10 Ekim 2014 yılına gelindiğinde ise bu devlet hastanesi, ada dışında inşa edilmiş olan 150 yatak kapasitesine sahip yeni hastane binasına taşınmıştır.

Karantina adasının eski önemini yitirmesine neden olan unsur salgın hastalıkların 1955’den sonra yavaş yavaş risk olmaktan çıkmaya başlamasıdır. Yani eskisi kadar korkulmamaya başlanılmıştır. 1955 yılında Kore savaşından dönen asker kafileleri bu uygulamaya sokulmuştur ancak ondan sonraki süreçte adanın karantina istasyonunun bulunduğu batı kesimi çoğunlukla ziyarete kapalı durumdadır. Belki de bu yüzdendir ki ada zamanın durduğu tuhaf bir atmosfer ile sizi karşılayacaktır.

Bu arada adada şu an sağlık teşkilatına ait olan eğitimlerde kullanılma amacıyla bir tesis bulundurulduğunu, bunun yanında adanın bakımı ve istasyon için görevlendirilen kişi ve aileleri için lojmanlara yer verildiğini de belirtmek gerekiyor. Karantina İstasyonuna ziyaretler şu an kapalı ancak Karantina Müdürlüğünden izin alarak ziyaret edebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

Ne düşünüyorsunuz? Teşekkür edin veya yorum yazın.

Yazınız ilk etapta onay aşamasına gireceğinden hemen görünmeyebilir.